20 Ağustos 2016 Cumartesi

Senden Çok Sensizlik

  Bazı geceler çok sessiz oluyor buralar. Çok ıssız. O şikayet ettiğim gürültüler yok şimdi. Karşıdaki ama kemancı çalmıyor artık, her seferinde büyük bir umutla atıyorum kendimi balkona görebilirim, duyabilirim diye fakat yıkılıveriyor bütün umutlarım. Tıpkı seni beklerken her geçen gün olduğu gibi.

  Arşenin* tellerde yaptığı o neşeli ses beni bu akıl almaz melankolimden biraz olsun kurtarabilirdi diye düşünürdün hep. Hiç bir zaman bunun olacağına inandıramadın beni. Ama şimdi inanıyorum leman.

  Hayat geç kalan insanları hiç sevmezmiş. Ben her şeye geç kaldım. Mutluluğa, sevmeye, sevilmeye, hayallerime, en çok da sana...
 
  Bazen tren garına gidiyorum yada otogarlarlara. O kalabalığın içinde yapayalnız bırakıyorum kendimi. İnsanların gözlerinde kendimi arıyorum. Her bir bakışlarında her bir hareketlerinde gözyaşlarında sen ve beni arıyorum. Mutlu hissediyorum biliyor musun. Tek mutlu hissettiğim yer senin koynundan sonra burası oldu. El sallıyorum sonra kime salladığımı bilmeden. Gözümden bir damla yaş akıyor. O yaş bir gün seni bana getirecek diye her gün ümit ediyorum. Gar boyunca koşuyorum sanki sana kavuşmuşum gibi, sanki ellerimin arasına saçlarını almış kokunu içime doyasıya çekmişim gibi. Ciğerlerimin yanmasına dayanamayarak duruyorum. Sanki az önce anlattığım her şey tersine akıyor. Saçların parmaklarımın arasından kayıyor boynumdaki kafan uzaklaşıyor kokun gittikçe azalıyor.  

  Yokluğun bile yeter oldu. Bazen varlığında ne yapacağım diye düşünüyorum leman. Öyle alışmışım ki sensizliğe senden çok sensizliği sevmişim.

Arşe: keman yayı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder