Günaydın Leman. Bugün mutlu uyandım. Sebebi, bana hep seni hatırlatan o müziğin sokaktan yankılanması. Büyük bir sevinçle fırladım yataktan, sabahın o mahmurluğunun da göz kapaklarımı sonuna kadar açtım. Etrafta senden bir iz aradım, yastığımın altına sakladığım saç tellerinden başka hiçbir şey yoktu ortada. Bedenimi fırlatırcasına bıraktım koltuğa kendimi. Yüreğim bomboştu en sevdiği oyuncağını kaybetmiş bir çocuk kadar da asıktı suratım, yine umutlarımla birlikte kapı dışarı kalmıştım Leman.
Yalnızlık senden önce üç heceli bir kelimeydi önemli değildi, çocukluktan beri böyleydi. Seninle tanışana kadar hiç dertleşecek birini ihtiyaç duymamıştım. Sadece ben vardım, sorunların önemli değildi. Diğer insanlar gibi derdimi birilerini anlatarak azalacağı yalanına inanmadım. Dert derttir işte, birilerini anlatınca bitmiyor geçmiyordu ya da rahatlatmıyordu. Birilerine anlatınca şahitler bırakıyordun, derdin olduğuna dair. Tamam kızma sustum. Vallahi sustum.
Senden başka da derdimi dinleyen olmadı zaten hiçbir zaman. Beni karşına alıp "Seni uzaklara daldıran şeyin nedenini bilmek istiyorum." diye sitem ederdin bana. Hiç naz yapmadan anlatmıştım bende. Öyle dikkatli dinliyordun ki gözlerini üstümden bir an olsun çekmedin.
Sen en büyük yarabandımdın benim. Yaralarımı saran, öpen bir yarabandı. Şimdi daha büyük bir yaram var. Dokunmaya kıyamadığım yaram, Leman.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder